17 Mayıs 2011 Salı

ŞEHZADE İSA ÇELEBİ (Gülce-Bahçe)



Ölçüsüzce yaşamak, bize göre hiç değil
Tüm hayatların vardır, elbette başlangıcı
Her vadesi dolanlar, olur dağ kırlangıcı
Bilmiyorsan hala gel, gel meseleye eğil
Yaşamın özüne, uçar da gider
Burası sınavdır, bunu da bilir
Her taze fide gibi, tohum olup ekilir
Kendi yaşamının, başında biter
…Bin üç yüz seksenin bir günü,
….Hayat suyu ana rahmine dökülür.

Annesi Devlet Hatun, nasip alır umuttan
İsa; Beyazıt Han’ın, oğullarından biri…
Büyümeye yol aldı, yedi et, süt ve buttan
Besinler daha doğal, insanlar dinç ve iri…

*
Şehzade olup büyüdü kardeşleriyle
Y(E) tişirler, eğitmen ve lala nezaretiyle
Ma(H) aretli oğullar, onlar Türk ecdadının birer evladı
Mua(Z) zez harp etme yeteneği var
Ok at(A) bilme ve kılıç kullanma da evladı.
Öğren(D) i hükümranlığı, Türkoğlu boyun eğmez
Esaret(E) rıza göstermez; ölür, öldürür esaret gömleği giymez.

İsa Çelebi; Ankara Savaşında
O(S) manlı İmparatoru Yıldırım Beyazıt Han’ın yanında
Al(A) rak sahip çıkmıştı toprağına, genç yaşında.

Çok geçmeden savaşın hemen sonrasına kalarak
H(E) diyesidir belki de, verilir babasından,
Sü(L) eyman Çelebi, Osmanlı hazinesini alarak
Rum(E) liye geçmesi üzerine, Bursa’ya yol bularak
Çele(B) i İsa burada hükümdarlığını duyurdu, tellalların sesiyle
Evlend(İ) Bizans İmparatoru ailesinin bir prensesiyle.

*
Bin
Dört yüz üç
Mevsim ilkbahar
Lakin ona son bahar
Hastalanıp düşer babası
Timur’dan hükümdarlık payesiyle
Yeşil Bursa kentine gelince dahası
Kardeşi Musa Yıldırım Han’ın cenazesiyle;
Vardı tez zamanda buradan ayrılmasının faydası.

*
Ele geçirdiyse de, kenti daha sonradan
Kardeş Mehmet çelebi, karşısında duramaz
Ulubat Meydanında, bir başarı kuramaz
Savaşı kaybederde, uzaklaşır oradan

Yalova’nın yolundan, Bizans’a kadar gider
Oradan da kardeşi, Süleyman’ın yanına
Ondan aldığı güçle, girecekti kanına
Yürür Mehmet üstüne, yine yol aşar gider

Beypazarı’na yakın, bir yerde karşılaştı
Savaştı hem bu yolda, Karamanlılar ile
Kardeşi Mehmet’e de, yenilip kaçtı bile

İsfendiyar oğlunun, sığınarak yanaştı
Zorunluluk olarak, korkup burada kaldı
Vazgeçmedi alacak, tahtını karar aldı

*
…İsfendiyar’la birlikte yeniden
….Mehmet Çelebi üzerine yürüdü
Bir kez daha yenildi, Gerede meydanında
Aydınoğlu Cüneyt’e, sığınmıştı bu kez de
Menteşe’yi katarak, Cüneyt Bey’in yanında
Saldırdılar birlikte, Kardeş Mehmet’e tez de
…Ancak başarılı olamadı
….Şehzade İsa Çelebi
…..Mehmet Çelebi’den tahtı almaya
……Hala bir yol bulamadı.

Duramaz bu uğurda, taht onda ukde kalmış
Sağladığı destekle, yeniden toparlandı
Karaman ülkesinden, kendine destek almış
Mehmet Çelebi Han’na, saldırılıp harlandı
…Yine savaş meydanı daralandı, dar alandı
….Eskişehir yakınlarında yenildi

*
Yakalandı,
İdam sehpası
Hemen kurulandı

İdam edildi,
Onun hayatına
Tamamen son verildi
Yaratan cenabı Mevla
Çok rahmet eylesin denildi.

Bin dört yüz dörttü
Bir yıldı yıllardan
Yol dönüşsüz yollardan.
Babasından bir yıl sonra
Bursa’da yanına gömüldü…

*
…İsa Çelebi’nin
Hayatı da böylece, yolun sonunu buldu
Hattı zatında o da, hakkı seven bir kuldu
Belki fani dünyaya, çok fazla ilgi doldu
Belki her bir kardeşte, aynı düşünce oldu
…O da fetret devrini bitirmek,
….Ve çok başlılığı sona erdirmek
…..Belki de, tüm mücadeleye bunun için koyuldu.

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder