31 Aralık 2009 Perşembe

BANAGEL ARKADAŞ KARDEŞ OLALIM


Kim diyebilir ki türkü korkutur düşmanın korkusu

Malazgirt’ten geçip gelerek kurduk koskoca ulusu
Hoşgörü ve adalet oldu on altı düvelimizin kurgusu
Bana gel arkadaş tefrikaya düşmeyip kardeş olalım



Maskeli baloda gibi olmuşuz, birer maske suratında
Kim dost kim düşman bilinmez olmuş hattı zatında
Kalleşçe bıçak uçları taşıdı bu topraklar hep sırtında
Bana gel arkadaş tefrikaya düşmeyip kardeş olalım



Birbirimize düşüp, geldik şer güçlerin sinsi oyununa
Dost görünüp, salyalarıyla girdiler ülkemin koynuna
Vatanını en çok sevenler düştüler kalleşlerin oyununa
Bana gel arkadaş tefrikaya düşmeyip kardeş olalım



Asılsız vaatler ile bugüne kadar milletçe uyutulduk
Sahtekar vatan aşıkları istediklerini alınca unutulduk
Hasta adam Osmanlı can çekişiyor diye konuşulduk
Bana gel arkadaş tefrikaya düşmeyip kardeş olalım



Yağmur taneleri öperken kutsal toprağımın alnından
Uyanan vatan evlatları, maskeli demokrat şahıslardan
Sorarken güzel vatanıma ihanetlerin bedelini onlardan
Bana gel arkadaş tefrikaya düşmeyip kardeş olalım



Haksızlığa başkaldır Türkoğlu, bilesin bu sana haktır
Sessiz kalırsan, korkup sinersen zulümler müstehaktır
Bin yıldır sevgi ve adalet dağıtan ulusumun alnı aktır
Bana gel arkadaş tefrikaya düşmeyip kardeş olalım



Feyzullah Kırca
Akbaşlar koyu / Dursunbey

27 Aralık 2009 Pazar

YÜREĞİM ESİR KALMIŞ YÜREĞİNDE



Keder ve hüznümü kalbime saplıyor zindan geceler
Zamanın nasıl geçip gittiğini anlatmıyor ki heceler
Yıllar oldu hala özlediğim yüzünü bana göstermediler
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Karabasan sanki çöküyor üstüme baksana zaman
Hep ben mi çekmeliyim bu derdi, sen aldırmadan
Bensiz bir şekilde yaşıyorsun, sevgime aldırmadan
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Gözlerinde ben varım, aynaya bak inanmıyorsan
Yürek sızında da hissedeceksin hatırladığın her an
Ürkek bir kuş gibiyim sana çırpınır kanatlarım canan
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Bulacaksın çoğu zaman okuduğun aşk şiirlerinde
Bıraktım kendimi sol yanındaki kürek kemiğinde
Alamadım kendimi esir kalmışım senin yüreğinde
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Erir gözlerinde bilcümle keskin bıçak karanlıklarım
Haberin var mı güzelim, içimde devinir çağlayanlarım
Köprüsüz taşlı dereden geçer gibi sana koşar ayaklarım
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Utangaç bir çocuk gibi çaresizce ederim dualarımı
Keşke demek dindirmez ki bir tanem aşk acılarımı
Değirmen taşı gibi un ufak ezip gitme umutlarımı
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Neden ben çekerim Allah’ım bu yalnızlığın çilesini
Gel bitir artık ızdırabını ve beni öldürecek hasretini
Kesmesin biletçi bizi ayıracak olan aşkımızın biletini
Yüreğim esir kalmış yüreğinde, ömrüm ise hazandır

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey



26 Aralık 2009 Cumartesi

BİRÇOK DUYGUYA SAHİBİM



Seni yükledim can, sevda şarkılarının her bir hecesine
Yorgun bedenime çile, gözlerime hasret yüklercesine
Seni yazıyorum çiçeğim satırlarımın her bir hecesine
Anlatım bozukluğuna uğramış birçok duyguya sahibim





Gelene geçene yol vermedim gönlüme gelip girsin diye
Ömrüm geçiyor yar bir çift güzel gözün beni görsün diye
Yanaktaki güzel gamzelerinin tatlı çukuruna düşeyim diye
Umutlarıma doğru kürek çeken birçok duyguya sahibim





Umudumu hiç kaybetmiyorum güzel günlerde gelecek
Göğün genişliğinden elbet bir gün kırlangıçlar geçecek
Ay sevinçten yıldızların arasında umarsızca dans edecek
Tatlı düşlerle seni kucaklayan birçok duyguya sahibim





Seni düşünürken bir mor menekşe kokusu siner ellerime
Hüzün süngüsü çekiliyor can yokluğunda oyuk yüreğime
Bazen kitaplar dolusu şiirler dolanıyor güvercinim dilime
Sevdamı şiirlerime konu edecek birçok duyguya sahibim





Seni kıyılarında doyasıya kucaklayan bir derya olayım
Kollarıma senin bedenini dolayan sarmaşıklar olayım
Senin sevginin köşkünde sonsuza kadar ölümsüz olayım
Canım sonsuz sevdanı düşleyen birçok duyguya sahibim




Feyzullah KIRCA 7-12-2009 pazartesi
Akbaşlar Köyü / Dursunbey




GELECEĞİM SEVGİLİM


Elini ve yaşadığın yeşil obanı göresim geldi
Onun için seni görmeye geleceğim sevgilim
Sana şu gönlümü bir ömür boyu veresim geldi
Onun için seni görmeye geleceğim sevgilim



Aşkım çok büyük sevdiğim, dönemem geri
Ey gözümün aydınlığı, gönlümün el feneri
Özledim gezdiğin caddeleri, doğduğun yeri
Onun için seni görmeye geleceğim sevgilim



Bilirim yüzüm yok gönül kapında durmaya
Utanır terlerim bak cesaretim yok konuşmaya
Özlemim var sevdiğim güzel gözlerine bakmaya
Onun için seni görmeye geleceğim sevgilim


Sen kokan yanlarıyla bakıyorum yazdıklarıma
Kitaplar dolusu şiirler dolanıyor dudaklarıma
Senden uzakta uyku girmiyor göz şakaklarıma
Onun için seni görmeye geleceğim sevgilim



Zaman acıyı dantel oyası gibi işliyor yüzüme
Güzel görünen gamzelerin düştü gülünce gözüme
Son bakışında can kattın sevda çiçeğim can özüme
Onun için seni görmeye geleceğim sevgilim


Aklını kaybedecek bir aşk var mı yüreğinde
İçten bir gülüş, sevdaya atan bir kalp yüreğinde
Vuslat zamanımız geldi gel artık bana dediğinde
Onun için sende kalmaya geleceğim sevgilim


Feyzullah Kırca
Akbaşlar köyü / Dursunbey




6 Aralık 2009 Pazar

SEVGİYE HASRET ELLERİNİ





Karşılığını bulur mutlaka gönülden sevenin sevgisi her yerde

Bir getirisi vardır mutlaka sevene, sevginin olduğu yerde

Sınırsız nöbetlere koysa da seni karanlık ve ayaz gecelerde

Ta ki sımsıcak bir el tutuncaya kadar sevgiye hasret ellerini



Alfabenin sesli harflerinden yoksunuzdur sevgisiz yerde

Aynalara küsmek asla çare olmaz arkadaş bilesin bu derde

Görmez ki gözlerin ondan başkasını iner gözlerine perde

Ta ki sımsıcak bir el tutuncaya kadar sevgiye hasret ellerini


Onu görmek, nazik sesini duymak ve hissetmek sevgisini

Tenine okunmak ve tatmak istersin hep yanağında busesini

Yapmak istersin hasretini dindirsin diye kumdan heykelini

Ta ki sımsıcak bir el tutuncaya kadar sevgiye hasret ellerini





Görmeseydim keşke dersin deniz mavisi güzel gözlerini

Beklersin özlediğin neşe ve mutluluk üfüren mevsimlerini

Ararsın gönlünün derinliklerinde yitik aşkların haritasını

Ta ki sımsıcak bir el tutuncaya kadar sevgiye hasret ellerini




Belki bir gün başarırım diye avutsan da seven kırık kalbini

Sonunda inersin bir durakta hiç bilmesen de sen sebebini

Zincirlersin yüreğini, hapsedersin ıssızlığa tüm benliğini

Ta ki sımsıcak bir el tutuncaya kadar sevgiye hasret ellerini




Tatlı tebessümleri düşünürken her sabah cananın yüzünde

Yürek kırıklıkların belirir gemileri batan kırılgan yüzünde

Yorgun bedenine söz dinletemezsin, yaşlar belirir gözünde

Ta ki sımsıcak bir el tutuncaya kadar sevgiye hasret ellerini




Feyzullah Kırca 5-12-2009 cumartesi

Akbaşlar Köyü / Dursunbey




1 Aralık 2009 Salı

RUHLAR VİRAN OLMUŞ










Hayatın gelgitlerinden biçare benliğimiz üşüyor


Sonra hayatlarımız hep inceldiği yerden kopuyor


Uzak durdukça beladan, o peşimizde kol geziyor


Ruhlarımız viran olmuş kafalarımız ise göçük altında






Avare gönül bir beyaz gül arar kocaman gülistanda


Tutuklu özgürlükler vicdansız prangaların ucunda


Çürümüş nefretler bulaşmış tebessümlerin batağında


Ruhlarımız viran olmuş kafalarımız ise göçük altında






Yoksullarda acıkır, kralda acıkır büyük bir iştahla


Kilitli yüreklerin küf kokusuna bulaştık boşuna ahla


Aynı kutuya girerler oyunun sonunda piyonda şahla


Ruhlarımız viran olmuş kafalarımız ise göçük altında






Acılarda saklanır sevinçlerde insan bedeninin içinde


Halkta huzursuzluk başlar haklara saygı bittiğinde


Özgürlükte biter başkasının hakkına tecavüz ettiğinde


Ruhlarımız viran olmuş kafalarımız ise göçük altında






Sevgisiz gönüllerin devrilmiş testilerinden kin aksa da


Tüm gözler bize arka sıralardan bir adam diye baksa da


Vardır yapılacak güzel bir iş, son damla kanımız aksa da


Ruhlarımız viran olmuş kafalarımız ise göçük altında






Feyzullah Kırca


Akbaşlar Köyü / Dursunbey

CİNNET ŞERİDİNDE





Bazıları seyrederken hayatı en önden


Burada kaldırımların kaldıramadığı ben


Avuçlarımda imlası bozuk bir şiirsin sen


Bense karmakarışık kalırım cinnet şeridinde






Ok gibi kirpiklerinle kalbimi delip geçtin


Gök mavisi gözlerinle kalbimi büyüledin


Delicesine sevdim seni kıymetimi bilmedin


Bense karmakarışık kalırım cinnet şeridinde






Sevilmek istiyorsan önce sevmeyi bileceksin


Uçmayı bilen kelebek düşmeyi de bileceksin


Bugün uçuyorsun ya, bir gün sende düşeceksin


Bense karmakarışık kalırım cinnet şeridinde






Yalnızım yüzüm yağmur çarpan bir camekan


Orta da kalmış mektubum, adresi yanlış yazılan


Sen yazılmayan adres benden özenle saklanan


Bense karmakarışık kalırım cinnet şeridinde






Feyzullah Kırca


Akbaşlar Köyü / Dursunbey