Ah keşke dememek için, çalış kardeşim her zaman
Böylece tüm cümlelerin, iyi ki ile başlasın
Hak yolunda ol her zaman, doğruyu konuş ha aman
Kendini bilmez cahiller, varsın hep seni taşlasın
Söz bir terazi bir kantar, konuştukça seni tartar
Yalan ve kaba söylersen, kazancın ocağın batar
Doğruyu güzel söylersen, şerefin değerin artar
Kendini bilmez cahiller, varsın hep seni taşlasın
İnci yerlere düşmüş bak, revaçta bugün çerçöpse
Hiç değerini bilen yok, tüm balıklar elden öpse
Su üstü sal olmaya bak, seninle olsun edepse
Kendini bilmez cahiller, varsın hep seni taşlasın
Tüm bilgiyi beyne depsen, almaz onların karnı tok
Her türlü iyilik yapsan, çeyrek zararın gelir çok
Ona cennette yer kapsan, gölgen değer karnına sok
Kendini bilmez cahiller, varsın hep seni taşlasın
Hele ki; hakka yüzü ak, varmayı çok istiyorsan
Altın aramayı bırak, bir ömür sarayda dursan
Altın kurtarmaktan ırak, azimle dolu vakursan
Hep çalış gönül alarak, meslek edin üretmeyi
Haksızlığa eğilmeden, hak yolunda bükülmeden
Yalan yanlış sözcüklerin, sapır sapır dökülmeden
Mütevazı bir toprak ol, şer dağına dikilmeden
Bağrında güller yetişsin, meslek edin üretmeyi
Bu dünya da ya her şeye çok arsız olacaksın
Başa gelecek her şeye umarsız olacaksın
Ya da doğruluk yolunda çıkarsız olacaksın
Kurtuluşun uyruğuna doğru yol bulacaksın
Rabbim iki kulağa bir tane dil vermiş niçin Demiş ki; kullarım iki dinleyip bir konuşsun Rabbim iki göze sadece bir baş vermiş niçin Demiş ki; iyi gözleyerek hakikate koşsun
Bana bir adım gelene, nasıl iki adım gelmem
Burnu nice büyüklere, mecburen alışıyorum
Ben gurur ile dolmayı, kibirli olmayı bilmem
Herkese alçak gönüllü, olmaya çalışıyorum
Yaydan çıkmasa ok, hedefini ne bilsin
Dilden çıkmasa söz, muhataba ne gelsin
Öyle söyle ki sözü, hak yola dönsün yüzü
Sert ve siyah düz taştan, kayayı bile delsin
Cahil cühela diller, ne söylerse söylesin
Hak ile akıl giller, ne der diye bakarım
Karanlık dağıtmaya, dilimde varsa esin
Sönemeden kandiller, yollara mum yakarım
Konuş hele kelam, aynasıdır söz özün
Önce sen ver selam, kardeşidir göz gözün
İyilik versin Mevla’m, yokuşun olsun düzün
Dönüşü yok bu yolla, dilden dökülen sözün
Dağlar sevdiğini tutar, sıkı sıkı kucağında
Sırtındaki yükü yakar, aşkı dokur ocağında
Şarıl şarıl sular akar, çağlar dere bucağında
Gaflet gözlüğüyle bakar, kendini yakar insan
Sen hiç istemesen de, gelir sürünür bela
Sille tokat yesen de, sabır yaraşır kula
Yönü bozuk dünyada, ahlakı satma pula
Ömür dediğin ne ki; bir ezan birde sala…
Senin kime nereden baktığın önemli değil
Bakanların seni nerede gördüğü önemli
Dünya malına vermiyorum, sende verme meyil!
Hak yoluna çalış! Olmasın karınca kıdemli…
07.01.1973 yılında akbaşlar köyünde doğdum .ilkokulu akbaşlarda bitirdim.1985 yılında köyde açılan kur’an kursun’a başladım. Son bir yılı dursunbeyde olmak üzere 3 yıl kur’an kursunda okudum.1988-1989 eğitim öğretim yılında Dursunbey imam-hatip lisesine başladım.1994-1995 yılında mezun oldum.08-01-1996 de Manyasın Dura köyünde imam-hatiplik görevine başladım.1996 kasım celbinde askere giderek Ankara-Etimesgut Tank tugayı acemi birliğinden Tekirdağ-Beşiktepe Muharebe tümenine dağıtım oldum.Askerlik dönüşü Manyasın Dura Köyünde görevime devam ettim.Buradan 2000 yılında Dursunbeyin Karyağmaz Köyüne tayin oldum.İki yılda burada kaldıktan sonra 27.mayıs.2002 de Dursunbey Işıklar Köyüne Tayin oldum.2002 yılından 2008 yılına kadar 7 yıl da burada görev yaptıktan sonra 18 kasım 2008 de kendi köyüm olan Akbaşlar köyü'nde göreve başladım.Halen aynı Göreve devam etmekteyim. 2.mayıs.2000 yılında evlendim.Hüseyin Enes, Ruveyda, Rumeysa ve Hümeyra adlarında 4 çocuk babasıyım. 2012 yılında İlahiyat Ön Lisansı tamamladım.