27 Mart 2020 Cuma

ŞU VİRÜS DE VAR MI KAŞ GÖZ


1
İlk belirti yüksek ateş, kuru öksürük sonrası Haftasına yavaş yavaş, nefes darlığı yapıyor, Hapşırmayla baş ağrıyor, böbrek yetmezlik sırası Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, gafil gözleri kapıyor. Salgın kayırmaz çölleri; enişte, elti, kayın Suyla sabunla elleri, yirmi saniye yıkayın Mesafe de hep ileri, bir metre de tıkayın Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, cahiller hala sapıyor. Öksürük ve hapşırıkta, tek mendil kullanıp atın Ya da bir kolu kırıp da, ağzı dirsekle kapatın Toka yapma sarılıp da, tedbir alıp riski satın Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, sanki kıyamet kopuyor. Göze, ağız ve buruna, elinizle dokunmayın Kapalı alan koruna, cam çerçeve kapanmayın Havlu yıkanıp kuruna, ama ortak kullanmayın Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, hala kötülük sepiyor. Doksan derece de suyla, yıkayın deterjan katıp Giysilere karşı böyle, mikroba yollar kapatıp Düzenli birer uykuyla, dinç kalın yeterli yatıp Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, her yerde zulüm tipiyor. Meyve, bol sıvı tüketip, dengeli beslenin sizde Gezmeyi de iptal edip, yurt dışına gitme tez de Gidip geldiysen sabredip, evinde kal kırıp diz de Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, ayaklar sokak tepiyor. Dezenfekte olsun her yer, temas edilince bakın Soğuklama varsa eğer, hiç ihmalsiz maske takın Ya tedaviye gidi ver, ya onlar gelsin bırakın Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, neden, kim ne napıyor?
2 Okuluna gidemeyip, Suriye’de bomba yemek Çamur ve çapak demeyip, kaçışırken bin bir emek Bir varil neft edemeyip, ağlayarak ölüme gülümsemek Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, insan insanı çapıyor? Demokrasi diye gelip, gezen postalla ezilmek Feryatlarla dehliz delip, kör kurşunlara dizilmek Ar, namus, talan edilip; Irak da evde büzülmek Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, insan insanı çarpıyor. Çoktan gelecekti gayrı, Libya hazırdı bahara Kalmadı kendine hayrı, yanıyor koca sahara Dalıp sevdiğinden ayrı, bebek doldu kıyılara Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, denizler ceset serpiyor. Afrika açlıktan ölür, biz yedik mi yeterince Mısır darbede boğulur, Yemen daha beterince Orta doğu yangını bulur, yanar sahalar derince Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, petrol eceli kırpıyor. Oluk oluk kanlarımız, nice dereden akar ya Uygur insanlarımızı, Çin zulmü ölüm kusar ya Keşmir’deki canlarımız, öz yurtlarında parya Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, canlar kanadın çırpıyor. Filistin bir hapishane, ilaç yok, yiyecek yoktur Elinde bıçak bahane, ölüme diyecek yoktur Katil İsrail bir tane, zulmünü giyecek yoktur Şu virüs de var mı kaş göz, insanlık kime tapıyor Yanar dünya harlandı köz, sualsiz kurşun serpiyor. Feyzullah kırca 25.03.2020 Akbaşlar Mahallesi / Dursunbey

VAKİT VARKEN


Rakı içer yaşarken, zemzem içer ölürken
Şarkı dinler kaşarken, Yasin seçer ölürken
Mini etek coşarken, kefen biçer ölürken
Allah'ım vakit varken, doğru yolunu göster.
Haramlara düşerken, ebedi dermek ister
Yollara şer döşerken, iyilik görmek ister
Cehenneme koşarken, cennete girmek ister
Allah'ım vakit varken, hakkı kulluğu göster.
Her naneyi yerken, tükenir kahir zaman
Lafı lafla deşerken, der; ‘Devir ahir zaman’
Namaz deyince erken, geçiyor zahir zaman
Allah'ım vakit varken, huzur yolluğu göster.
Gafil nefis isterken, günaha battık daldık
Defter amel beklerken, uyuduk yattık kaldık
Günlere gün eklerken, yılları sattık saldık
Allah'ım vakit varken, felah soluğu göster
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Mahallesi / Dursunbey

BOZUKSA


Paran bozuksa koy kenara
Lazımsa harcarsın bir ara.
Yaren bozuksa harca gitsin
Sonra açar gönlünde yara...
Feyzullah Kırca

KIRMIZI GÜLLER GONCASI


Kör cehalet olmuş künye, şirklere şirk ekliyordu
Karanlık doluydu dünya, dört göz ile bekliyordu
Vuslatın en muştusuna, zaman, an tekliyordu
Teşrif ederek geliyor, kırmızı güller goncası
Takvimlerden miladiydi, yıllardan beş yüz yetmiş bir
Babası Abdullah bundan, altı ay önce gitmiştir
Aylardan Nisan yirmiydi, gün yakın gece bitmiştir
Teşrif ederken gülüyor, kırmızı güller goncası
Annesi Amine düşte, beklenen güle kavuştu
Bin yıldır yanan ateş de, gizli bir elle soğuştu
Koca bir göl dolup kışta, girip toprağa sığıştı
Teşrif ederken biliyor, kırmızı güller goncası
Muhammed Mustafa adı, Haşim oğullarındandır
Halime hatunsa dadı, bolluk dolar evi handır
Altı yaşında oynadı, Anne en değerli candır
Ondan da yetim kalıyor, kırmızı güller goncası
Çok severdi de ondandır, yoktur bırakıp gidesi
Korkmalıydı torun candır, cehlin kötülük güdesi
Haşim oğullarındandır, Abdülmuttalip dedesi
Ondan da yetim oluyor, kırmızı güller goncası
Ebu Talip amcasıyla, tam da on üç yaşındaydı
Şam’da tacir tayfasıyla, gezen bulut başındaydı
Dur demek de çabasıyla, cehaletin dışındaydı
‘El emin’ namın alıyor, kırmızı güller goncası
Yirmi beş yaşında çıktı, ticarete Hatice’yle
Şam’dan aktı kervanları, bereketli neticeyle
Çok güzel etki bıraktı, adım atıldı zevceyle
İlk eşle yuva soluyor, kırmızı güller goncası.
İlk evladı kasım oldu, sonra Zeynep ve Rukiye
Ümmü Gülsüm ve Fatma, Abdullah’ı Mekkiye
Yesrip de doğdu İbrahim, onun annesi Mariye
Her şeyde hayır diliyor, kırmızı güller goncası.
Hira Nur’un sinesinde, başlar vahiyle ‘Oku’ emri
Altı yüz on senesinde, sonra saklanmak yok emri
Kalkıp halka inesin de, gönüllere doku emri
Alıp kör dehliz deliyor, kırmızı güller goncası.
Bıçağı kemiğe dayar, kızgın kum, kılıç keskiye
Mekkeli müşrikler duyar, hemen de başlar baskıya
Tüm yollarına taş koyar, derler ‘Al işler askıya’
Ne kadar put varsa eliyor, kırmızı güller goncası
Bırakmam dedi davamı, bu gözlerimi oysalar
Şu güneşi sağ elime, ayı sol ele koysalar
Teklif edip tüm dünyayı, eziyetlere doysalar
Vahdette huzur buluyor, kırmızı güller goncası
Aynı sene hakka yürür, Ebu Talip’le zevcesi
Onu hep korur amcası, destekti eşi evcesi
Ümit var ve sevgi bürür, olsa dertlerin devcesi
Kalpten yeisi siliyor, kırmızı güller goncası
Kâbe’den alırda Burak, Mescid-i Aksaya taşır
Oradan göğe çıkarak, Nebilerle selamlaşır
Çift yay arası durarak, yüce huzura ulaşır
Bak Miraca yükseliyor, kırmızı güller goncası
Baskılar arttı giderek, işi katle götürdüler
Kılıçla yere sererek, kafalarda bitirdiler
Kem sözde birlik ederek, kırk kişiyi getirdiler
Gözlere toprak salıyor, kırmızı güller goncası
Örümcekle kuştadır sır, görmeyen gözlere kaçar
Sevr’e iki gölge yansır, arayanlar kalır naçar
Sonra Medineli ensar, biat edip kucak açar
İslamı yaymak diliyor, kırmızı güller goncası
Eller dua, diller şiir, gözler ufka onu sorar
Medine yuva ve şehir, muhacirin gönle karar
Vahyi okur diller hep bir, tek din İslam bize yarar
Kol kola namaz kılıyor, kırmızı güller goncası
Feyzullah Kırca

26 Mart 2020 Perşembe

Hatırlatır (17 hece duraksız)


Rüzgâra kafa tutan yağmurların göllere dolması
Gecenin koynunda saklı, şılak yıldızların olmas
Her yaratılan varlıkların, mutlak bir son bulması
Mevla menziline hızlıca yaklaşmayı hatırlatır.
Her gecenin mutlaka aydın bir sabaha uyanması
Üşüten ayaz kışınsa, yaz mevsimine boyanması
Gelenlerin er ya da geç geri dönüşe dayanması
Mevla menziline hızlıca yaklaşmayı hatırlatır
Yağmurda ağlayanlarla gülenin belli olmaması
Her söz ve davranışımızın bir anlamının olması
İşe gelmese de haram ve helalin belli olması
Mevla menziline hızlıca yaklaşmayı hatırlatır
Aramızdaki birilerinin ansızın yok olması
Hiç serveti olmayan karıncanın bile tok olması
Zengin fakir ölenlere beyaz kefenin hak olması
Mevla menziline hızlıca yaklaşmayı hatırlatır
Varlığın düzen içinde yeryüzüne yuvalaması
Gün, ay, mevsim ve yılların birbirini kovalaması
İmamın öleni yıkarken su döküp ovalaması
Mevla menziline hızlıca yaklaşmayı hatırlatır
Her boşalan kabı dolduran, var kudretli bir çeşmesi
Kar ve dolu taneciklerinin çarpışmadan düşmesi
Çıkılan tüm yolların, sonunda kesin kez kesişmesi
Mevla menziline hızlıca yaklaşmayı hatırlatır
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbe
y

9 Mart 2020 Pazartesi

YOLUMUZ KIZIL ELMAYA


Bine yüz düşen orduyla, Alparslan yürür en önde
Ak tolgalıyla Ertuğrul, Söğüt’te kendi gününde
Osman Gazi onuruyla, dimdik çağların önünde
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Çağlayan bir nehir gibi, doğudan batıya aktık
Geçtiğimiz tüm yerlere, refahla huzur bıraktık
Dağ, çağ, koy ve tepelerde, saadete ön ayaktık
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Siper eder gövdesini, şehit dolu toprak için
Esen yelde dalgalanan, dalındaki yaprak için
Şahadete yürür erler, kan kırmızı bayrak için
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Huzurumuza ket vuran, zulme çatılır kaşımız
Eğilmedi hiçbir zaman, eğilmez gayrı başımız
Hürriyet haykırır her an, toprağımız ve taşımız
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Hoşgörü ve sevdamız var, canlara kaynar kanımız
Adımız Türkoğlu Türk’tür, göğe yükselir şanımız
Her yerde zafer anımız, bazen yansa da canımız
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Kavga edip duruyorsa, koca gölde iki balık
Mutlak geçmiştir oradan, İngiliz’den maaş alık
Uyandı uyuyan bir dev; sansan da uykuya dalık
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Abdülhamitler bir değil, üçüncüsü var geliyor
Tüm aşılmaz duvarları, azmiyle tek tek deliyor
Dost ve düşman sırtındaki, bütün urları biliyor
Ay yıldız Türk’e meşale, yolumuz kızıl elmaya…

Feyzullah Kırca


6 Mart 2020 Cuma

MELEKLER YOLDAŞIN





















Çamur atan birileri varsa; bil ki doğru yoldasın
Çünkü onların yapamadıklarını sen yapıyorsun.
Yaratanın rızasına, melekler de senin yoldaşın
Çünkü onların tapamadıklarına sen tapıyorsun

                                            Feyzullah Kırca