22 Ağustos 2010 Pazar

İSHAK ÇELEBİ (Gülce-Buluşma)




















Kına yakılmış dostlar, saçı uzun geline.
Candan sevmiş sevdiği, elin vermiş eline,
Mutluluk dolu çiftin, bebek düşer diline
Neşe dolar evine, hem de Üsküp iline
…Bin dört yüz altmış beşte
….Üsküp’te doğar İshak Çelebi
…..Her bebek gibi yerini alır ilkin beşikte.


Kılıç yapmakla tanınmış, demirciydi babası
Kılıç ustası İbrahim, yapardı kılıcın hasını.
Üsküplü Hemdemi ise, onun biricik lalası
Kışlarda soğuğa karşı, olurdu yünden abası


…Eğitim çağına gelen İshak Çelebi ilime daldı
….Zamanın ünlü ilim adamlarından nice dersler aldı
İlim adamlarına ait eser ve nadideleri
Çeşitli şairlere ait gazel ve kasideleri
Tarih kitabı olarak kaleme düşüp gelenleri
Nebi Muhammed’in hayatını anlatan selenleri
…..Çokça okudu
……Öğrenimi sırasında sevgi dokudu.
…….Zamanın dış işleri bakanı olan
……..Divan Reis’ül Küttab-ı Haydar Çelebi’yle
………Arkadaşlık eyleyip, birlikte gül çiçekleri kokudu.


Edirneli şair Revani,
Orhaniye’de medrese öğretmeni Hüsrev Efendi,
Mübarek şehir Mekke’den Deli Birader kendi
Ve Bursalı şair Halil-i Zerd de arkadaştılar biliriz yani.


İshak Çelebi bulunur, çeşitlice görevlerde
Öğretmenlikler yapmıştı, nice medrese evlerde
Söz söyleyecek olursak, bu kapsamda etraflıca
Edirne İbrahim Paşa, Üsküp ve Bursa Kaplıca
…İznik Sultan Orhan, Siroz ve Edirne’de bir hadis okulunda
….Medrese öğretmenliklerinde yapar iştahlıca ödevler

…Bin beş yüz yirmi dokuz yılında
….Kıtaları ulayan,
Şehirlerin şehri Osmanlının İstanbul’unda
Sahn-ı Seman medresesine öğretmen almaya
Sınav yapılır liyakatli görevli bulmaya
Medrese Sahn-ı Semana öğretmenlik yolunda
Bir birinden merdane üç aday talip olundu
Sınava giriş için gerekli evrak dolundu


İshak çelebinin yanı sıra bu göreve amade
İsrafil zade Fahrettin Çelebi ile Çivi Zade
Seçici kurul; üç katımcıya da sordu sade
Tavzih, Hidaye ve Meyakıf’tan birer konuyu
Hemen yazıya dökmesi istendi alelade


Sınavda kalemleri bildiklerini salınca
Ancak her üç talipli de eşit puan alınca
Bu ulvi göreve kimse seçilemez olunca
Katılımcılar medreselere geri gönderildi
Ancak belli bir zaman geçtikten sonra yolunca
…Bin beş yüz otuz bir yılında
….İshak Çelebi çağrılarak bu göreve atanarak alındı.


Mehtabın ışığında, seyri âlem göz göze,
Dostlarıyla sahilde, otururdu diz dize.
Öğretmenlik yaparken, Siroz medresesinde
Beklemiyor olsa da, başka bir yere vize
…Yakın Arkadaşı Serfice kadısı Amri
….Bir mektup yazar, kadılıkta huzur var
…..Güvenli bir ortamla mutluluk dolu bir hayat var
……Gel geç kadılığa, kulak ver kardeşim bize
…….Diye yazar mektuba, hislerini satırlara dize.


İshak Çelebi halen, bulunduğu görevde
Yegan zade Sinan’la, arası bozuk zaten
Geçinemez bir çare, arardı hakikaten
Bu öğüdü dinler, karar verir de evde.


Bin beş yüz otuz beşte olurda o kadıların hası
Şam vilayetine kadı olur, uzun lafın kısası.
…İshak Çelebi’nin son görev yeri olur burası
….Hayata veda eder burada dahası.
…..Ancak ölüm tarihi bilinmez kesin olarak
……Bin beş yüz otuz yedi ile kırk iki arası
…….Öldüğü tahmin edilmektedir işin esası.


1- Selimname;
Sevgili dostlar eserlerinden de söz edeyim size
Neler yer almış değerli kalemden risaletimize
Selimname için akmış ilk önce, mürekkebi ize
Gönül enginlerinden savruluşta dansa kalmış harfler


Yavuz sultan Selim tahta çıkınca sarılmış kaleme
Bu coşkuya tutkun eserin diğer adı ‘ishak name’
Giriş bölümünde sitemli satırlar gelmiş kelama
Gönül enginlerinden savruluşta dansa kalmış harfler


Beyazıt devrinde aydın ve âlimler değer bulmadı
Yedi veren aşklar sarılıp da gönüllere dolmadı
Söyler değeri bilinip, yalnızlığına son olmadı
Gönül enginlerinden savruluşta dansa kalmış harfler


Yavuz sultan Selim’in başa geçmesiyle yazmak gelmiş
Devletin iç durumu eserde satır satır yükselmiş
Bin beş yüz dokuzdaki devletin durumu dile gelmiş
Gönül enginlerinden savruluşta dansa kalmış harfler


Ta başlayarak İstanbul’u yerle bir eden depremden
Yazar Yavuz’un tahta geçmesine kadar ki dönemden
Söyler Yavuz’la aydınlar için kurtuluşa özlemden
Gönül enginlerinden savruluşta dansa kalmış harfler
…Eserde ve İshak Çelebi’nin özlem dünyasından
….Yavuz Sultan Selim’le beklenti hülyasından
…..Osmanlı toplumu ve aydınlar için destek ve ilgi rüyasından
……Yavuz’a methiyelerle dem vurarak
…….Gönül enginlerinden savruluşta dansa kalmış harfler


2- Risale-i İmtihaniyye(Sınav Risalesi);
İshak Çelebi’nin sınav risalesi
Bin beş yüz yirmi dokuz senesindeki
Sahn-ı Seman’a talep hanesindeki
Öğretmenlik için yazdığı halesi
…Seçici kurul tarafından verilen konu hakkında
….Arapça olarak kaleme aldığı eseridir aslında


3- divan;
Tam yirmi altı kasidesi divan eserinde mevcut
On dokuz tarih ve mesnevisi yerinde bulmuş vücut
Altı musammatla üç rubai yerine etmiş sücut
Sen ki üç yüz kırk bir adet gazelini de aklında tut
…Mesnevileri arasında yeşili içine çizdiği
….Yüz on sekiz beyite mısra mısra dizdiği
…..Bursa Şehrengizi mesnevisi de mevcut


Bulardan başka yazmıştır dört adet Arapça müstezat
Kırk bir beyitlik Kaside-i Fasiha’yı da yazdı zat
Kaside-i Fasiha; güzel kaside demek bil heyhat
Onların açtığı çığırda şiirle sürüyor hayat

Değinelim birazda nasıldı onun sanatı;
Şiir sanatında oldukça deneyimli olmasıyla
Bu konuda geniş ve engin bilgilerle dolmasıyla
Şiirde yapmacık ve gösterişten uzak kalmasıyla
Retorik kurallarının mısralarda yer bulmasıyla
Dil bulmuş, satır bulmuş, yunusça çağlamış fikriyatı.
….Şiirlerine çok iyi tarih düşürmüş
…..Heyecandan okuyanların içi üşürmüş
……Her dizesi tarih olan nice şiirleri vardır
…….Çoğu mısralarında aşkı sanat haline getirmiş
……..Aşıkların hali vardır, sanat bile aşka dardır


Dostlarıyla olan ilişkilerini anlattığı için
Hayatını da şiirlerine bolca yansıttığı için
Yaşadığı dönem hakkında da bize bilgi verilmiştir
Gerçek şu ki; şiirleri hakikaten çokta sevilmiştir.


Nesirlerindeyse sözcükleri gayet akıcı
Kullandığı her kelimeyse yerli yerindedir
Olurken şiirleri gayet yalın ve yakıcı
Gösteriş ve yapmacık nesirlerin içindedir
…Benzersiz güzel buluşları
….Hoş eğretilemeleri ve loş dokunuşları
…..Düz yazı sanatı hakkında derin bilgisi yanında
……Vardır tarihçi yönünü de sunuşları


İshak Çelebi, erdemli ve iyi huylu bir kişidir.
Coşkusunun yanında şen ve neşeli olmak işidir
Dostlarıyla konuşurken gönülden konuşan biridir
Şam kadılığına kadar; söylenti, tam bir serseridir…


Bu yüzden ‘Harabati şairler’ arasında anılır
Kim bilir belki de sadece bir söylentiye kanılır.
Söylentilerden bir anekdot var elimde, şöyle bişi
Bir gün bir düğünde içki sunan sakilerden bir kişi
…Her sunduğu içki de onun bir gazelini okumak olur işi
….İshak çelebi de Yanındakilere;
…..‘Acaba gazellerim olmasaydı bunlar ne okurdu?’
……Demiş ya güya, dinle be hey kişi
…….Onunla arası açık olan Şah Kasım da,
……..Sanki o anı beklermiş ki,
………Turnayı gözünden hemen oracıkta vurdu;
……….‘Bunlar olmasaydı, acaba gazellerini kim okurdu?’
………..Aklınca söze durdu.


Bir tadımlık fallar atarız gönlümüze ve dilimize
Düşleriz yalansız sevinçler fırtınasında ısınmak
Kırık bir saz olmasın isteriz yaşamın elimizde
Bize düşer kardeşimizi günahlardan uzak sanmak
…Hiç içimden gelmiyor arkadaş
….Osmanlının değerli şair, yazar ve eğitimcisi
…..Hem de Şam vilayeti kadılığı etmiş birine
……Gıyabında su-i zan üzere böyle bir taş
…….Benden uzak olsun, beynimden uzak olsun gardaş.
……..Melekler olsun cümlemize sırdaş.
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey