21 Eylül 2012 Cuma

GÜN DOĞARKEN KARANLIĞA



Sıralanır duygularım gecelerin de gecesinde
Kanayan sevdalar var sözlerimin her bir hecesinde
Pare pare olur yüreğim iz bırakır nicesinde
Gün doğarken karanlığa, benimse kararır gözlerim

Bir kekik kokusu yayılır koynundan huysuz gecenin
Sesi kulağımda yankılandı birden bire ecenin
Sevmişim delice; ister darılın, isterse gücenin
Gün doğarken yarenliğe, benimse bağlanır dizlerim

Taşları oymak için uçurum şelaleden hız aldım
Işığı duymak için denizin dibinde sessiz kaldım
Gönlüme koymak için heyecandan halsiz haldim
Gün doğarken hayranlığa, benimse sararır yüzlerim

Gözleri mavi deniz renginden itinayla boyanmış
Onu görenlerin kapısına bahar gelmiş dayanmış
Dalga dalga saçların aksine suda köpük uyanmış
Gün doğarken hayranlığa, benimse şahlanır özlerim

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

4 Eylül 2012 Salı

HİÇ KİMSE BURALI DEĞİL



Hiç kimse buradan değil kardeşim
Ana rahminden dünyaya inmiştik
Biz aşkı erostan değil kardeşim
Mekkeli bir yetimden öğrenmiştik

Satın alacak gibi şu küreyi
Neden yapıyoruz ne için neyi
Bilmezken öğrendik birçok şeyi
Biz onunla kör cehaleti yenmiştik

Derdi dünya olan mutlak olurmuş
Onda dünya kadar derdi bulurmuş
Ebedi âlemse gel der dururmuş
O gelmese biz dünyaya kanmıştık

Karanlığın koynuna giriverdik
Saçımıza aklar düşer giderdik
Hayatın sırrına onunla erdik
O bizi uyarmasaydı yanmıştık

Şu yerin bir altı var birde üstü
Ruh dediğin tende emanet kuştu
Bu hakikat akla onunla düştü
Can tende ebedi kalır sanmıştık

Burada ne hancı kalır ne de han
Er ya da geç döner geriye kervan
Ne mal kalır, ne sefa döner devran
Zaten kaç kez salacağa binmiştik


Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey