2 Temmuz 2011 Cumartesi

MERHAMETİ ÖĞRENDİK


Suyun çekildiği gibi topraktan
Kalplerden merhamet, çekiliyordu
Canın çekildiği gibi yapraktan
Zalim gönle tohum, ekiliyordu

Merhametsiz hayat, savuruyordu
Şiddet, öfke ve kin, kavuruyordu
Zalimler mazluma, ya vuruyordu
Ya kölem sen diye, dikiliyordu
Herkesler olmuştu, kendine yanlı
Merhamete muhtaç, halde her canlı
Gördü insanlar hep, başkası zanlı
Ne günahsız kanlar, dökülüyordu

Merhameti öğrendik, kalbi yoncadan
Ezmekten korkardı, bil karıncadan
Değiştirip nebim, yolu önceden
Zulmün şafakları, sökülüyordu

Rahmet peygamberi, kendisi bize
Engin hoşgörüyle efendi öze
Ümmetin örneği, bendesi göze
Yaşarken gıptayla, bakılıyordu

Onunla kötülük, yok ediliyor
Nerede güzellik, var gidiliyor
Şeytanca duygular, çok güdülüyor
Hepsine bir kibrit, yakılıyordu

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

BIÇAK KEMİĞE DAYANMASIN

Aheste çek kürekleri, aman şeytan uyanmasın
Hiç dayanmaz yürekleri, muhabbet dolu kulların
Yetti gayri çektikleri, yaşlı, çocuk ve dulların
Zalimin biter çekleri, bıçak kemiğe dayanmasın

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

BEKLEMEYİN NAFİLE


Bazen gitmek evladır, kalmak fayda etmeyecekse,
Kalmak evladır bazen, bir şeyler sizinle değişecekse
Zaten aşk, yanmak için olsa gerek, aşkın narından
Yanıp tutuşmak için olsa gerek, aşkın ızdırabından
Kaçarlar yandığını görüp, bir ceylan gibi sevdadan
Yatırma gemiyi su alır, sonra düşün bilemezsin halin nicedir
Hatırla Kalü Bela’dan sözünü, yoksa gündüz gecedir.
Götürmeyin, dur diyelim, her türlü haksızlık ve zulmete
Kaptırmayıp kendimizi arzulara ve nefsanî şehvete
Zamanların kıymetini bilelim, hak yolu bilip uyalım Ahmet’e

Gemi sensin, şoförü de sen, direksiyon sendedir
Hele ki, dünya denen bineğin dümeni her candadır
Zaman gelir delerler dibini, kötüler şandadır
Yitirirken eldekini, çakırkeyif haller belki şendedir
Kötüye dur diyemeyip, oturmayı bırak, aferin dercesine
Dile dil ver: ‘Kötülük karşısında susan, dilsiz şeytandır’ bilircesine.

Canı gönülden sevip bağlan, hangi sevda Ulu Yar’dan ötedir
Yanar aşk-ı sevdanın ateşi, alev gibi nardan ötedir
Canlar biz kaçtıkça, zulüm daha yüksek sesle gelir dile
Ezilen ve haksızlık görenleri, görmezden geldikçe hele
Canlar zalimin zulmü var, mazlumlara yaşatır çile üstüne çile
Yanlar da yatar isek, düzelmez kötülük, beklemeyin nafile…

Feyzullah Kırca
Akbaşlar köyü / Dursunbey

BÖYLE BİLESİN (Gülce-Akrostik)

(G) ülce güller açar kim ne derse desin
B(Ü) lbül olsun şairler, şiir yolunda ilerlesin
Gü(L) cem haydi, duyulsun her yerde, çağıldayan gür sesin
Kin(C) ilik edene, ben diyene değil, gönle kulak verdik
Gülc(E) güller açacak, söz verdik, işimiz bu, böyle bilesin

(G) önüller birlikteyken dünya gülistan
G(Ü) zellikler içinde yazılır nice destan
Ha(L) e bak ki, renklerle bezenir bağlar ve bedestan
Bir(L) ikte olmanın huzurunu yaşar her bir renk
Bils(E) n ki, her bir renk ayrı güzellikte salar ahenk
Gülle(R) süsüdür bu âlemin, dikeceğiz böyle bilesin.

(A) h şu benim güle aşkım hiçbir zaman bitmez
U(Ç) arı hayaller ve beklentiler, isteme geriye gitmez
Am(A) ca koşarken yorgunluk, bıkkınlık hissetmez
Aça(C) ak dağ başında çiçekler bağ olacak
Dağl(A) rdaki uçurum yamaçlara gül dolacak
Esece(K) meltem rüzgârıyla, kokusu bağrına dolacak
Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

GİDERİZ (Gülce-Buluşma)


Aşk dediğin ebedi olmalı,
Kuldan çok Allah için olmalı
Aynı zamanda
Bir öyle, bir böyle olmamalı
Gönlüne efil efil dolmalı
Tabi olup, elif gibi dümdüz olmalı.

Koşmalı aşk için
Elverdiğince imkânlar varken
Biz koşmasak ta zaman koşuyor
Bizi de kendisiyle birlikte taşıyor
Hiç beklemediğimiz bir zamanda
Bize göre çok erken, bizce daha vakit varken
Çılgın bir at gibi, üzerinden atıyor
Bir anda bizi fırlatıyor derinlerine

Acep nereye diye düşünmek
Tefekkür etmek aklımıza gelmiyor çoğu zaman,
Fani diyoruz da dünya denen bineğe,

Düşünmez yaşarız, benzer ineğe
İşini yaparken, her bir sineğe
Karınca yuvası, neden güneye
Düşünmeden yaşar, koşar gideriz

Her canlı türünün, bir görevi var,
Gözün görmese de, bakteri yaşar
Rabbin rızasına, ömrünce koşar
Düşünmeden yaşar, aşar gideriz

Yılan bir kaybolur, birden görünür
Misyonu var bilir, ondan sürünür
Nebiyi görmeye, gaddar bürünür
Düşünmeden yaşar, şaşar gideriz

İnsanoğlu nankör, şükrün bilemez
Nefsinin şerrinden, yola gelemez
Ölmeyi söylesen, asla dilemez
Düşünmeden yaşar, ne şer gideriz

Ey benlik imana, gelip duruver
Beklenen yaşama, otağ kuruver
Çok çalış çabala, cismin yoruver
Düşünmeden yaşar, beşer gideriz

Ömrümüz fani ya, biter sinsice
Ecel peşimizde, gezer gizlice
Ah deyince çıkar, birden hızlıca
Düşünmeden yaşar, yaşar gideriz

Son durak burası in! Denilince
Allah diyoruz da, ya önce, ya önce
Aklımız nerede son durağa gelmeden önce?

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

YOLLARA DÜŞTÜM (Gülce-Buluşma)


Bendeki yolculuk yaren bulmaya
Sevgi ve dostluğa koşan olmaya
Çağlayan benliğim gönle dolmaya
Bak işte yeniden yollara düştüm

Varırız sonunda mutlak limana
Yol başında gelsin benlik imana
Aldanmak ne kötü fani zamana
ben ki, insanoğlu fallara düştüm

Bu yolda dolarım, salih ameller
Varsın deli desin, gülsünler keller
Varsın anlamasın, düşümü eller
Gerici diyende, dillere düştüm

Oysa ben, gün batarken
Ufkun halini gördüm mü?
Hep hayatın sonuna
Bir adım daha, bir gün daha,
Bir gün daha yaklaştığım
Gelir aklıma,
Ve irkilirim,
Kekse sahiden bir kez daha
Ve son kez silkinebilsem
Uyuyan, tüm yanlarımdan uyanıp
Sıyrılabilsem

Umarım başarırım
Bir gün batımından önce...
Umarım başarırım
Bir son uykuya yatımımdan önce

Yoksa sonum harap, mizan bilirim
Hak rızası olsun, benim gelirim
Bunu bilsem ne de, rahat ölürüm
Ömür dedim koştum, yıllara düştüm

Düşündüğüm neydi, neydi isteğim
Nefsim peşimdeydi oldu kösteğim
İmandan gelmeydi her an desteğim
Bigane kaldım da, hallere düştüm

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

BEKLER (Gülce)


Güneş doğmayı
Aydınlığa boğmayı
Zulmü kovmayı
Hoşgörüyle ovmayı
Hak hukuk bilip
Aşka doymayı bekler

Ömür kaygıyı
Yaşlılara saygıyı
Bellek algıyı
İlim irfan bulguyu
Mazlum yargıyı
Yara sargıyı bekler

İnsan sevgiyi
Güzel işe övgüyü
Bulsun ilgiyi
Hata yapsa silgiyi
Mal mülk dolguyu
Baki kalgıyı bekler

Aç kurdun eşi
Yesinler diye leşi
Olsun üleşi
Düşünmez üçü beşi
Kırar kardeşi
Gözlerden yaşı bekler

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey