31 Ocak 2013 Perşembe

İNSAN GÖRMEZ NURU







Hızla dönüp dururken şu günah anaforu
Nasıl bulur ki erken, daha insan huzuru?
İnsan görür dururken, hakkı gösteren suru
Koşuyor nara doğru, görmez parlayan nuru

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
 

AKLIN ERSİN



Sanki el âlem düzgün de, bir tek ben tersim
Kimsenin değil de, sanki tek benim dersim
Deme sakın hiç bir konu da, aklın ersin
Yoksa iş işten geçer, hayattan tokat yersin

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

GÜL BAŞKA DİKEN BAŞKA KOKAR





Yağmur varlık üzerine aynı yoğunlukta yağar
Kimini çamura yuvarlar, kimini tertemiz yıkar
Güneş her varlık üzerine aynı aydınlıkta doğar.
Ama biliriz ki; gül başka kokar, diken başka kokar

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
 

BİRER BOŞLUK




 
Bazılarını görürsün de, gerçekten insan sanırsın.
Hâlbuki onlar sadece ortalıkta birer boşluktur.
Yaşıyorlar sanır onlar sadece, niye aldanırsın
Aslında yaşadıkları sadece birer sarhoşluktur.

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey
 

PARAYLA ADAM OLUNMAZ



Parası olan adam! Parayla da adam olunsaydı
Almaya çalıştığımız dünya, adamdan geçilmezdi
Tertemiz içilesi sular pis demekle kirlenseydi
Kaplıcaya girilmezdi, şifalı sular içilmezdi

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey

30 Ocak 2013 Çarşamba

SENİN OLMAYANI SEVDİN Mİ HİÇ-4





Yağmurda ıslanıp fırtınada kaçmamalı...
Ayağı taşa takılınca kayadan korkmamalı...
İşine gelince sevip; zoru görünce bırakmamalı…
Ama sen sevgiyi ne bileceksin?
Senin olmayanı sevdin mi ki hiç?

Yokluğun bir kâbus gibi düştü mü içine
Ne yana dönsen her yerde sevilen...
Kaçmak kurtulmak istiyor olsan da;
Sevdiğinin hayali ve silueti oldu mu hiç peşine düşen
Umutsuzca kaçtıkça
Aşkın daha da bir içine düştün mü sen?

Haykırışlarım boşa, kaçışlarım çaresiz...
Bir boşlukta yuvarlanıyorum
Adeta; yere çakılıyorum sensiz...

Ey kıblesine ask düşürdüğüm sevda sözcüğüm!
Gönlüme ateşler düşüren, uğruna yanılası közcüğüm!
Kimseler duymuyor feryadımı
Ezberlerken adını, unutmuşum kendi adımı…
Hani iftar vaktine yakın susup bekler ya insan,
İşte öyle bekliyorum seni bir umutla, bin umutla
Söyle ne zaman okunur burada o ilahi ezan
Bir yudum su, iftarlık bir hurma gibi özledim seni
Ama sen bunu nerden bileceksin?
Senin olmayanı sevdin mi hiç?

Bir oyunda, ebe beni unutup gitmiş gibi.
Bir kuyunun dibinden yukarı bakarken
Yaşama dair umutların tamamen bitmiş gibi
Yıllarca oyunun kaldığı yerden devam etmesini
İsteyip de el açıp duaya durdun mu hiç?
Sobelenmek pahasına çığlık atıp;
Çaresizce debelenip durdun mu hiç?

Kalabalıklar içinde yalnızlıktan boğulurken
Uğruna yaşadığını sandığın
Yerine ölmeyi göze aldığın tarafından kovulurken
Yine onun sevinciyle sevinip,
Akan gözyaşıyla ıslandın mı hiç?

Senin olmayanı sevdin mi sen hiç?
Aslında onunlayken, ondan ayrı yaşadın mı hiç?

Feyzullah Kırca
Akbaşlar Köyü / Dursunbey